“En küçüğü kan kırmızı” Ne Demek? Kültürel ve Tarihsel Bir Deneme Kamusal Düşüncede Bir Eğitimci Olarak Gözlemlerim Bir eğitimci olarak, kelimelerin yalnızca sözlük anlamından ibaret olmadığını; aynı zamanda bir toplumun zihninde, belleğinde ve günlük yaşamında birer işaret haline geldiğini gözlemliyorum. İfade edilen bir deyim, kimi zaman sıradan bir söylem gibi görünse de, geçmişin katmanlarını taşır ve günümüzdeki anlamını yeniden üretebilir. İşte bu bağlamda, “en küçüğü kan kırmızı” ifadesine ve bu ifadeyi çevreleyen tarihsel, kültürel ve düşünsel çerçeveye bakmak; hem dilin hem de toplumun dönüşümünü anlamak açısından hayli ilgi çekici. Deyimin Kökenine ve Halk Ağzındaki Kullanımına Bakış İfade doğrudan akademik kaynaklarda…
6 YorumEtiket: ve
Kabullenmek Ne Demek? Psikolojik Bir Mercekten Bakış İnsan Davranışlarının Derinliklerine Bir Yolculuk Psikoloji, insan davranışlarını çözümlemeye çalışan bir bilim dalıdır ve her bir davranış, altında yatan derin duygusal, bilişsel ve sosyal süreçlerin bir yansımasıdır. Bir psikolog olarak, insanın ne zaman, neden ve nasıl kabullendiğini anlamak, bireylerin içsel dünyalarını keşfetmek açısından oldukça önemlidir. “Kabullenmek” kelimesi, Türk Dil Kurumu’na göre bir durumu ya da gerçeği olduğu gibi kabul etme, reddetmeme anlamına gelir. Ancak bu basit tanım, psikolojik bağlamda çok daha derin bir anlam taşır. Kabullenmek, bazen hayatın kaçınılmaz gerçekleriyle barış yapabilmek, bazen de duygusal iyileşmenin bir aşaması olabilir. Psikoloji perspektifinden bakıldığında, kabullenme…
6 Yorumİstinat Duvarı Neden Çöker? Geçmişten Günümüze Bir Analiz Giriş: Tarihin Gölgesinde Bugünün Sorunları Tarihi inceledikçe, insanlığın sadece büyük zaferlere değil, aynı zamanda önemli hatalara da tanıklık ettiğini fark ederiz. Bugün hala karşılaştığımız birçok mühendislik problemi, aslında geçmişte yaşanan benzer deneyimlerin bir yansımasıdır. İşte, bir istinat duvarının çökmesi de bu türden bir sorundur. İstinat duvarlarının tarihi, insanın doğayla, toprakla ve çevresindeki doğal faktörlerle mücadelesinin tarihidir. Geçmişin izlerini sürebildiğimizde, bugünün problemlerine dair değerli ipuçları bulabiliriz. Peki, bir istinat duvarı neden çöker? İstinat Duvarları ve Tarihsel Arka Plan İstinat duvarları, ilk olarak toprak kaymalarını engellemek ve yerleşim alanlarını korumak amacıyla inşa edilmiştir. Antik…
8 YorumIskan Edilmek Ne Demek? Tarihsel Süreçler ve Toplumsal Dönüşümler Üzerine Bir Analiz Geçmişi Anlamaya ve Bugünle Bağ Kurmaya Çalışan Bir Tarihçinin Samimi Girişi Tarih, sadece geçmişin bir kronolojisi değil, aynı zamanda bugünü anlamamıza yardımcı olan bir aynadır. Geçmişteki olayları ve toplumsal dönüşümleri incelerken, genellikle bu dönüşümlerin sadece o dönemin koşullarıyla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda geleceği de şekillendiren dinamikler yarattığını görürüz. Bu bağlamda, “iskan edilmek” gibi bir kavram, hem tarihsel bir olgu hem de toplumsal yapılarla ilgili önemli bir iz bırakır. Bu kavram, yüzlerce yıl boyunca değişen koşullara, savaşlara, göçlere ve devlet politikalarına paralel olarak şekillenmiştir. Peki, iskan edilmek ne demek?…
8 YorumKasır Ev Ne Demek? Bilimin Işığında Osmanlı’dan Günümüze Mimari ve Toplumsal Bir Yolculuk Bazen bir kavram, yalnızca mimariyi değil; tarih, kültür, sosyoloji ve bilimi aynı anda anlamamıza yardımcı olabilir. “Kasır ev” de bu kavramlardan biri. Bu yazıda, kelimenin kökeninden günümüz dünyasındaki anlamına kadar bilimsel ama herkesin anlayabileceği bir dille keşfe çıkıyoruz. Gelin birlikte bu tarihi terimi hem geçmişin hem de geleceğin ışığında yeniden düşünelim. Kasır Nedir? Tarihsel ve Etimolojik Köken “Kasır” kelimesi Arapça kökenlidir ve “saray”, “köşk”, “görkemli konut” ya da “yazlık yapı” gibi anlamlara gelir. Osmanlı döneminde “kasır”, genellikle sultanların veya devlet ileri gelenlerinin dinlenme, misafir ağırlama ve özel…
4 YorumKasvetli Ev ne anlatıyor? Sisle cilalanmış bir çürümenin anatomisi İtirafla açayım: Kasvetli Ev (Charles Dickens’ın Bleak House’u) bugün hâlâ okurla kavga eden bir roman—ve ben bu kavganın gerekli olduğuna inanıyorum. Çünkü “Kasvetli Ev ne anlatıyor?” sorusunun cevabı, yalnızca bir miras davasının peşinde sürünen karakterlerin hikâyesi değil; sisin, kurumun ve kâğıdın altına saklanmış bir toplumsal çürüme. Londra’nın üstüne çöken o meşhur sis, mahkeme salonlarında ve vicdanlarda aynı yoğunlukta dolaşır. Dickens, Chancery Mahkemesi’ni devasa bir öğütücü gibi kurar: içine insanlar, idealler ve hayatlar girer; dışarı bulanık, parçalanmış artıklardan başka bir şey çıkmaz. Peki ya roman, bu güçlü toplumsal eleştiriyi taşırken kendi anlatısında…
8 YorumNevbet Zamanı Ne Demek? Tarihten Günümüze Bir Sesin Hikayesi Geçmişe dair bir şeyi anlamaya çalışırken, yalnızca o dönemin izlerine bakmakla yetinmek yeterli değildir. O zamanın kokusunu, sesini ve ritmini de duyabilmeliyiz. Bu bağlamda, ‘nevbet zamanı’ kavramı da, eski zamanların bir tür yankısı gibidir. Bir tarihçi olarak, sadece kelimelerle değil, onların arkasındaki anlamlarla, kültürlerle ve toplumsal yapıların dönüşümüyle de bağlantı kurarak bu kavramı keşfetmek önemli. Nevbet zamanı, yalnızca bir zaman dilimi değil, aynı zamanda bir dönemin toplumsal ve kültürel ritmini yansıtan bir olgudur. Gelin, bu kavramı daha derinlemesine inceleyelim ve tarihsel süreçler içindeki yeriyle birlikte günümüze nasıl uzandığını görelim. Nevbet Zamanı…
6 YorumKarbonsuz ekonomi ne demek? Farklı merceklerden bakan bir sohbet Arkadaş meclisinde tartışmayı seven biri olarak, “karbonsuz ekonomi” dediğimizde hep aynı noktaya geliyorum: aynı manzaraya bakıp farklı şeyler görüyoruz. Kimimiz veri tablolarını açıp “emisyon eğrileri aşağı dönmüş mü?” diye soruyor; kimimiz mahalledeki çocukların geleceğini, adaleti, geçim derdini konuşuyor. Stereotiplere sığınmadan, tartışmayı cinsiyetlere indirgemeden, iki güçlü merceği yan yana koyalım: veri/teknik odaklı yaklaşım ve insan/toplumsal etkiler odaklı yaklaşım. İkisi bir araya geldiğinde anlamlı bir resim çıkıyor. Karbonsuz ekonomi: Tanımın kalbi nerede? Karbonsuz ekonomi, enerji üretiminden ulaşıma, endüstriden tarıma kadar tüm alanlarda fosil yakıtlara bağımlılığı sıfıra indirmeyi ve sera gazı emisyonlarını net sıfır…
8 YorumHollanda karaağaç hastalığı (HKH), aslında iki yakın akraba mantarın—Ophiostoma ulmi ve daha yıkıcı olan O. novo-ulmi—elm kabuk böcekleriyle ve kök aşıları üzerinden yaydığı, karaağaçları hızla solutup öldüren damar tıkanıklığına (vasküler solgunluk) yol açan bir hastalıktır. Belirti seti: mevsim içinde ani yaprak sararması/solması, tepe gerilemesi ve kabuk altında kahverengi damar çizgileri. Yönetim, hijyen (hasta odunun hızla uzaklaştırılması), doğru budama/kesim, kök bağlantılarının kesilmesi ve (çoğunlukla koruyucu amaçlı) fungisit enjeksiyonlarının birlikte uygulanmasına dayanır. “Dayanıklı” kültivarlar vardır ama hiçbiri tam bağışık değildir. ([NC State Extension Resources][1]) Hollanda Karaağaç Hastalığı Nedir? Bilim Net, Yönetim Tartışmalı Şunu en baştan söyleyeyim: HKH bir “doğa kaprisi” değil; insan…
8 YorumHümayun Ne Demek? Osmanlı’dan Günümüze Toplumsal Yapı ve Kültürel Pratikler Bir Araştırmacının Gözünden: Toplumsal Yapılar ve Bireylerin Etkileşimi Toplumlar, zaman içinde kendilerini şekillendiren kültürel, toplumsal ve dilsel yapılarla sürekli bir etkileşim halindedir. Bu yapılar, bireylerin sosyal rollerini, kimliklerini ve davranışlarını belirler. Bir dilin kelimeleri, sadece iletişim araçları değil, aynı zamanda bir toplumun değerlerini ve normlarını da taşır. Osmanlıca’dan günümüze kalan kelimeler ve kavramlar, sadece tarihsel değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı anlamamıza yardımcı olan ipuçlarıdır. Bugün “Hümayun” kelimesi üzerine yapacağımız bu analiz, sadece bir dilbilgisel çözümleme değil, aynı zamanda Osmanlı toplumunun toplumsal normları, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikleri üzerine de düşündürmek…
8 Yorum